Çocuk sahibi olamama, evli çiftlerin yaklaşık %15inin sorunu. Ancak basit yöntemlerle sonuç alınamasa bile günümüzdeki teknik olanaklar sayesinde Tüp Bebek merkezleri büyük olasılıkla çiftlere çözüm sunuyor. Sonuçta eğer erkekte bir iki tane bile sperm hücresi ve kadında da yumurta hücresi bulunursa bunların laboratuvarda birleştirilmesiyle ailelerin bebeklerine kavuşması sağlanabiliyor. Ortalama üç deneme sonrasında Tüp Bebek tedavilerinde toplamda % 85-90 lara ulaşan bir gebelik oranı var.
Ancak ne yazık ki yine de bazı çiftler var ki, erkeğin ameliyatla dahi testislerinden sperm, kadından ise sağlıklı yumurta elde edilemiyor ve tüp bebek tedavisi transferle sonuçlanamıyor. Artık günümüzde tıp şu an için imkansız denen böylesi zor durumların tedavisine yönelik çalışmalar içersinde. Kök hücre teknolojisi de bu araştırmaların önde gideni..
Kök hücrelervücutta bulunan doku ve organları oluşturan en temel hücreler. Embriyonun ana rahminde gelişimi sırasında çoğalarak, yönlendikleri dokuları ve bunlardan da organları yapıyorlar. Sonra da organ hasarlarında, ya da ihtiyaç ortaya çıktığında tekrar aktifleşerek çoğalmaya ve bozulmuş dokunun yenilenmesine çalışıyorlar. Günümüzde araştırmacılar kök hücreleri elde ettikten sonra, hasarlı olan organın içerisine vererek, sağlıklı hücrelerin oluşmasını ve dolayısıyla bozulmuş fonksiyonunu tedavi etmek için uğraşmaktalar. Kök hücreler kullanılarak tedavileri kısmen de olsa sağlanabilen organlar kalp kası, karaciğer dokusu, kemik dokusu ve sinir dokusu. Erkeklerde üreme hücrelerinin kök hücreleri ise testislerde bulunan spermatogoniumlardır. Eğer çoğalmalarını engelleyen bir durum söz konusuysa, erkekte sperm yokluğu yani azoospermi ortaya çıkıyor. Eğer bu hücreler uygun şekilde izole edilebilirlerse, başka dokularda ve testislerde de spermatogenezi yani yeni sperm oluşumunu sağlayabilecekler.
İşte bu yeni teknolojinin infertilite/kısırlık tedavisinde de kullanılması umut veren bir yaklaşım..
Kök hücreler erişkinlerde kemik iliğinden; embriyo hücrelerinden ve kordon kanından elde edilebilirler. Başkasının kök hücrelerinin kullanılması durumunda vücut bu hücreleri kabul etmeyebiliyor. Bu nedenle kişinin kendi kök hücrelerinin kullanılması daha mantıklı görünüyor. Örneğin çocuk doğduğunda kordon kanı alınarak içerisindeki kök hücreler saklanırsa, çocuk erişkin yaşa geldiğinde bu hücreleri kullanılarak bazı hastalıkları tedavi edilme şansı olabilecektir. Kordon kanı bankacılığının ana hedefi de budur. Doku uyumluluğu gösterilmiş olan kardeşler arasında da kök hücre nakli başarılabilmektedir. Bir diğer alternatif de, kendi kemik iliğinden alınan kök hücrelerin kullanılmasıdır.
Kök üreme hücreleri olan spermatogoniumların çoğalmasındaki sorunun aslında hücrenin kendinden çok bunları çevreleyen ve destekleyen civar hücrelere ait olduğunu düşünülmektedir. Bu destek (Sertoli) hücreleri genetik olarak bozuk olan hayvanlarda, üreme kapasiteleri olmayan spermatogoniumların, sağlıklı hayvanlara nakledilmeleri durumunda normal çoğalmalarını başarabildikleri ve hatta bunlardan yavrular bile doğabildiği gösterilmiştir.
Aynı durum, normalde menopoz yaşı 48-49 olması gerekir iken, 40 yaşından daha önce hatta 20 li yaşlarda yumurtaların tükenmesi sonucu üreme yeteneğini kaybeden erken menopoz hastası genç kadınlar için de söz konusu. Yumurtalıklardan veya kan hücrelerinden elde edilecek kök hücrelerle yeni yumurta üretimi de pek yakında başarılacak ve bu kadınların da anne olması mümkün olacaktır.
Öyle görülmektedir ki belki en fazla 5-10 yıl içinde daha da gelişecek ve kusursuz hale gelecek yöntemlerle, kısırlık sorunu yaşayan erkekler ya da kadınlar cilt veya kemik iliğinden alınacak kök hücrelerle, kendi genlerini taşıyan çocuklara sahip olabilecekler.
Doç. Dr. Selman Laçin
Medicana International İstanbul Hastanesi
Tüp Bebek Merkezi Başkanı
http://www.istanbultupbebek.org / http://www.tupbebek.name.tr