Pandemi döneminde kasları güçlendirerek korumanın 5 yolu
Sık sık düşme, güçsüz hissetme, sandalyeden kalkarken zorlanma, yürüme hızında yavaşlık veya yürümede zorlanma. Kovid-19 pandemisi sebebiyle uzun süre evde kalmak ve eskisine oranla çok daha az hareket etmek, kaslarımızı fazlasıyla etkiledi. Öyle ki önceleri kronik sorunları olanları ve yaşlıları etkileyen kas rahatsızlıkları giderek her yaştan kişi hatta çocuklar için tehdit olmaya başladı. Tıpta sarkopeni olarak bilinen kas erimesi de bu tehditler arasında. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof.Dr. Selda Özçırpıcı, pandemi sürecinin belirsizliğini koruduğu ve hareketsiz yaşam tarzının devam ettiği şu dönemde kas kaybını önlemek için yapılabilecekleri açıkladı
1-Korunma
Tedavide en önemli faktör olarak hastalık gelişmeden önlem almak. Bunun için riskli gruptaki hastaların saptanması, kas kaybı gelişmeden önlemler alınması gerekiyor.
Özellikle yaşlılarda, hareketsiz olan çocuk ve yetişkinlerde, kronik hastalıkları bulunanlarda kas kaybının önüne geçilmesi için hareket, onların günlük yaşamının vazgeçilmez bir parçası olmalı.
Sağlıklı kaslar için protein ve albümin düzeyine dikkat etmek gerekiyor. Bu nedenle günlük protein alımı yaşlı hastalarda kilogram başına ortalama 1.2-1.3 gr düzeyinde olmalı.
Ayrıca enfeksiyon geçirenlerde, ameliyat sonrası dönemde ve hızlı kilo kaybı olanlarda bu miktar artırılmalı.
Eksikliği kas güçsüzlüğü ve kas kaybına neden olduğundan kandaki D vitamini düzeyinin yeterli düzeyde olması önemli.
Bu nedenle D vitamini düşük olan hastaların tedavisinin düzenlenmesi gerekiyor.
Ayrıca D vitamininin vücutta kullanımını düzenleyen magnezyum mineralinde de eksiklik olmaması önemli.
Kas gücünün ve kitlesinin korunmasında en önemli faktör, düzenli egzersiz yapılması. Aerobik egzersizler olarak bilinen (yürüme, koşma, yüzme vs.) yanında kas gücünü artırıcı dirençli egzersizler de mutlaka yapılmalı.
Özellikle bel-karın, kalça çevresi ve üst bacak kaslarının güçlendirilmesi hastanın yürüme kalitesini ve dengesini artırır, düşmeleri azaltır.
Bu nedenle evin içinde bile olsa haftada en az 3 gün, 30-45 dakikalık tempolu yürümeye (ev içi yürüme de olabilir) ve kas güçlendirici egzersizlerin yapılmasına özen gösterilmeli.
Burada unutulmaması gereken nokta, egzersizin türü ve yoğunluğunun kişiye uygun olması.
5- Gün içinde uzun süreli hareketsizlikten kaçınma
Özellikle ileri yaşta olanların egzersize yaşamlarında yer açmaları büyük önem taşırken her yarım saatte bir kalkıp ev içinde dolaşmaları, solunum egzersizi yapmaları kas kaybını önlemede onlara yardımcı olur.
13Kas kaybı tanısı koyarken neler dikkate alınır
Kas kaybı tanısı koyarken neler dikkate alınır?
Kas kaybı tanısında en önemli kriter, kas gücünün azalması. Hastada kas miktarında ve kalitesinde azalma ve düşük performans olması halinde ciddi bir kas kaybının söz konusu olur.
Sık sık düşme, güçsüz hissetme, sandalyeden kalkarken zorlanma, yürüme hızında yavaşlık veya yürümede zorlanma gibi şikayet ve bulguları olan kişilerde sarkopeni varlığı için ileri tetkik ve değerlendirme gerekir.
El sıkma gücünün değerlendirilmesi, sandalyeden kalkma testi, yürüme testi ve kas gücü ölçümü yapılabilir.
Kas miktarı US, bilgisayarlı tomografi, MR, BİA (biyoelektrisel impedans analizi) gibi tetkiklerle de daha ayrıntılı değerlendirilebilir.
Ekmeğin, yufkanın içine zehir katıyorlar! Eğer tadı ekşiyse.
Pandemi döneminde kasları güçlendirerek korumanın 5 yolu
Estetik uzmanı uyardı: Kalıcı botoks ve dolgudan uzak durun
Gripsavar çorba olarak biliniyor! Beyran çorbası tarifi ve yapımı
Ekmeğin, yufkanın içine zehir katıyorlar! Eğer tadı ekşiyse.
Maliyeti düşürmek ve karı artırmak amacıyla gıda ürünlerinde yapılan hileler, sizi hasta edebilir! İşin en kötü tarafı ise katkı maddesi kullanılan ve kullanılmayan ürünü gözle ayırt etmenin mümkün olmaması. Ekmek, yufka gibi unlü mamullerin daha beyaz ve hacimli durması, raf ömrünün uzun olması için katılan bu maddeleri kimi zaman tadından anlamak da mümkün. Gıda Mühendisi Taylan Akgün “Güvenilir, tanıdık yerlerden ürün almakta fayda var” diyerek unlu mamullerde yapılan hileleri anlattı
Hemen her gün tükettiğimiz ekmek ve çeşitli unlu mamullerde de hileli yöntemlere başvuruluyor. Gıda Mühendisi Taylan Akgün, unlu mamullerin daha beyaz, daha hacimli ve uzun süreli raf ömrüne sahip olması için benzoil peroksit, potasyum bromat gibi katkı maddelerinin kullanıldığını söyledi.
Bu ürünlerin etkilerinin anlatan Akgün, “Benzoil peroksit, un elde edilirken ağartıcı olarak kullanılıyor. Bir buğday un haline dönüştürüldüğünde aslında iki hafta içerisinde un kendi doğal beyaz rengine ulaşıyor. Ancak bu katkı maddesini kullandığınız zaman süre oldukça kısalıyor; 24 ile 72 saat arasına iniyor.
Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde kanserojen etkiye sahip olduğunu kanıtlayıcı veriler var. Bunu gördükten sonra insanla üzerinde deneyler yapılmıyor. İnsanlara da etki edeceği nedeniyle özellikle Avrupa Birliği başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde katkı maddesi olarak kullanılması yasaklanıyor.
Potasyum bromat ise unlu mamullerde çok geniş yelpazede kullanılan bir ürün. Özellikle mayalı, fermente olan ürünlerin fermantasyon kabiliyetini artırıcı, ürünün hacminin verimli bir şekilde artmasını sağlayıcı bir katkı maddesi” dedi.
5Kurdeşen, astım gibi birçok hastalığı tetikliyorlar
Kurdeşen, astım gibi birçok hastalığı tetikliyorlar
Öte yandan kullanılmasına belirli ölçülerde izin verilen benzoik asidin aşırı kullanımda çeşitli yan etkilere yol açtığını ifade ederek, Benzoik asidin kullanılması yasak değil.
Bu meyvelerde doğal olarak bulunan bir asit. Bu daha çok sodyum, potasyum ve kalsiyum tuzları olarak gıdalarda bulunuyor. Bunun gıdalarda kullanım amacı ise mayalara, küflere bağlı bozulmaların geciktirilmesi.
Özellikle dolgulu unlu mamullerde yufka, ekmek gibi raf ömrü uzun olması istenen ürünlerde kullanılabiliyor. Bunun binde 1-2 oranında kullanım limiti var.
Bu limit geçildiğinde özellikler C ve E vitaminiyle reaksiyona girerek kan üzerinde oluşabilecek kanserlerin de oluşmasını etkilediği öngörülüyor. Kurdeşen, solunum bozuklukları, astım gibi hastalıkları da tetikliyor diye konuştu.
Ağzınıza ekşi bir tat geliyorsa dikkat!
Katkı maddesi kullanılan ürünlerin sadece laboratuvar ortamında yapılan testler sonucunda tespit edildiğinin altını çizen Akgün, herkese tanıdıkları ve güvendikleri yerlerden alışveriş yapma tavsiyesinde bulunarak şunları söyledi:
Yufkayı aldığınızda her zaman bildiğiniz yufka tadında daha ekşi bir tat alıyorsanız bu katkı maddesinin fazla kullanıldığına işaret eder.
Ancak iyi bir fırıncı ürününü doğru bir şekilde yaptıysa doğru tarifi uyguladıysa da ortaya iyi bir ürün çıkar.
Bu yüzden katkı maddesi kullanılan ve kullanılmayan ürünü gözle ayırt etmek mümkün değildir.
Dolayısıyla güvenilir, tanıdık yerlerden ürün almakta fayda var.