Vücudun susuz kaldığını anlamanın 2 yolu var! Arıtınca eksikliğe yol açıyor
Vücudun susuz kaldığını anlamanın 2 yolu var! Arıtınca eksikliğe yol açıyor Su kaybının yoğun yaşandığı sıcak yaz günlerinde yeterli şekilde su tüketilmediğinde ortaya istenmeyen pek çok sağlık sorunu çıkabilir! Yeterli su tüketiminin gerçekleşip gerçekleşmediğini anlamak için ise iki detaya bakmak gerekiyor. Arıtma suyu ile ilgili çarpıcı detaylar paylaşan Prof. Dr. Müfit Zeki Karagülle anlattı.
Yeterli su tüketimi böbrekler, kalp ve karaciğer başta olmak üzere bütün organlar için hayati bir önem taşıyor. Günlük ortalama su tüketim miktarı normal yaşam koşullarında erkeklerde 2.5 litre olarak belirtilirken, kadınlarda ise 2.2 litre olması gerektiği öneriliyor. Yeterli miktarda su alınmaması ve kaliteli su kullanılmaması durumunda sağlık sorunları yaşanabileceğini vurgulayan Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji uzmanı Prof. Dr. Müfit Zeki Karagülle, yeterli su tüketimi için neler yapılabileceğini ve su tercihinde dikkat edilmesi gereken noktaları anlattı.
Vücudun susuz kaldığını anlamanın 2 yolu var Arıtınca eksikliğe yol açıyor
‘ARITMA SUYU SAĞLIĞI BOZUYOR’
İçme amacıyla tüketilen suların mutlaka ulusal ve uluslararası geçerliliği olan sağlık ve hijyen koşullarına uygun olması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Müfit Zeki Karagülle, “Son yıllarda ülkemizde ileri su arıtma teknolojilerine, örneğin ters ozmosa dayanan arıtma teknolojileri ile şebeke sularının ev ya da işyerlerinde arıtılıp içme suyu olarak kullanılması öne çıkıyor. Bu yöntemle arıtılarak elde edilen sular, aynı zamanda mineralleri de uzaklaştırılmış ‘demineralize’ (mineralsiz) su haline geliyor. Bu nedenle arıtma suları saf su olduğu için mineral eksikliği başta olmak üzere bazı sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Öte yandan bu cihazlardan elde edilen suların niteliklerine ilişkin herhangi bir yasal düzenleme ve denetim mekanizması da bulunmuyor. Oysa doğal kaynak ve doğal mineralli sular yasal düzenlemeler gereğince Sağlık Bakanlığı’nca düzenli olarak denetleniyor. Ayrıca vücudun birçok temel fizyolojik işlevi için gerekli olan kalsiyum, magnezyum, sodyum, klorür, bikarbonat ve sülfat gibi önemli bileşen ve minerallerin günlük beslenmede yeterli düzeylerde alınmasında gün boyu tüketilen doğal mineralli ve kaynak sularının yararlı olduğu da artık bilimsel bir gerçek haline geldi” dedi.
Vücudun susuz kaldığını anlamanın 2 yolu var Arıtınca eksikliğe yol açıyor
İLAÇ, VİTAMİN ALIRKEN DİKKAT!
Su içme alışkanlığı kazanmak için önerilerde bulunan Karagülle, “Susamış hissettiğinizde her öğünde veya öğün aralarında, egzersiz öncesi, egzersiz sırası ve sonrasında en az bir bardak su içmek, su içme alışkanlığı kazanmada önemli” ifadelerini kullandı. İlaç yutarken de yalnızca ilacı yutacak kadar su tüketmemek gerektiğine değinen Prof. Dr. Karagülle, “Vitaminleri, besinsel destek olarak veya hastalık nedeniyle alınan ilaçları en az bir bardak su ile almalı. Bir bardak dolusu su ile içmek, ilacın yemek borunuzda sıkışmasını ve onu tahriş etmesini de önlemeye yardımcı olurken, gün boyu içmeniz gereken su miktarını tamamlamaya da destek sağlar” diye konuştu.
‘KISA ZAMANDA TÜKETMEYİN, TÜM GÜNE YAYIN’
Sağlıklı kişilerin günlük önerilen miktardan fazla suyu kısa bir zaman diliminde değil gün boyunca tüketmesinde sakınca olmadığını belirten Karagülle, “Sağlıklı, iyi beslenen yetişkinler için yeterli miktarda ve ihtiyaç duyulduğu kadar su içmek dehidrasyon (susuz kalma) riskini önlediği gibi bir dizi fizyolojik yarar sağlar. Bazen daha fazla su içmemiz gerekir. Örneğin sporcular uzun veya yoğun fiziksel aktivite ile vücutlarında oluşan dehidrasyonu önlemek için daha fazla su tercihen mineralli su içmeliler” dedi.
Bir bilimsel çalışmada; daha fazla su içenlerde mesane kanseri görülme olasılığının düşük olduğu gözlemlendi. 2,5 litreden (yaklaşık 12 bardak) fazla su içen kişilerde, bu miktarın sadece yarısını (1,3 litre, 6 bardak) içenlere göre mesane kanseri gelişme riski yarıya yakın daha düşük bulunmuştu.